26 Temmuz 2018 Perşembe

Moro Destanı Aydınlık Savaşcıları Salih Mirzabeyoğlu



 

 Aydınlık Savaşçıları
MORO DESTANI
“Yeni biten savaş ertesi
beraber geçen bir günün batımında
-henüz silahları çatmadan
sessizliği duyamadan orman
çocuk sarılamadan babaya
baba yiğidine kavuşamadan
kadın erini karşılamadan
yavuklular göremeden birbirini
çiçeği burnunda delikanlıların
analar sırtını sıvazlayamadan-
Kurtuluş Savaşıyla kurtardıklarımız
birlik oldu birlikte savştıklarımızla
-bedeli ihanet oldu kanımızın-
kara bir bulut gibi
kapkara düşünceyle
-kiralık düşünceleriyle-
“giydiler çıkardıkları çizmeleri”
emperyalistlerin.
-efendi olma hevesiyle
silahları bize döndü-
(gözardı olurken
çürüten, iyiyi, doğruyu, güzeli
çelik örgülü canavar çenesi.)
canavar ki engizisyon kültürlü
-dişleri çağımı dişleyen
-dişleri birbirini dişleyen
-dişleri MORO’yu dişleyen
kendi için kendi benzerine
-çağdaş uygar- Marcos’a bıraktı
çizmelerini.
(farketmez zaman ve yer
ismi ister Ferdinant Marcos
ister TATÜR olsun
köpekler birbirine benzer)
böyle başladı anlatmaya
-unutulmuş sesizliği dinlerken-
kurşunların türküsünü.
böyle başladı anlatmaya
bağımsızlık için savaşın
-bir uçtan bir uca örnek
kükreyen yüreklerin-
destansı öyküsünü.
…Ferdinant Marcos
“Mutlak Fikir” düşmanı
Ferdinant Marcos
celladı insanımın
-ülkemin hali ayna-
yüzünü gör gerçeğin:
-Bangsa Mora’da kanlı kırım
…şen kahkahalar
-Amerikan emperyalizminin
…kayıtsız bakışlar
-dökülen kanı kardeşimin
…ahmak tebessüm
işi var fahişe yüzlü devlerin
-birleşmiş milletler toplantıları
silahsızlanma konferansları
ve anlatmak barış masalları-
cücelerse kuyrukçusu devlerin.
sandılar yanlızlığımız
suskunluğumuz olacak
suskunluğumuzun bahanesi olacak
yalnızlık.
sandılar sesi soluğu çıkmaz
kolu kanadı kırık insanımın.
bilemediler dağın, taşın
açan tomurcuk, uçan kuşun
ak öfke kesileceğini…
bilemediler her inançlı
bir kıvılcım taşır
böyle günlere…
bilemediler yalnız “mutlak hakim”e
bağlılığımızı
-yalnız ona kul ona eğileceğimizi-
bilemediler oy
kadın, ihtiyar
genç, çocuk
her can bir siper olup
burç burç
direneceğimizi!..
uşaklık eskimedi eskimesine
kölelik eskimedi eskimesine
“aşkta”, “bağlılıkta”, “yiğitlikte”…
sürüyor; sürecek zaman sahnesinde
iyi ve kötünün başlayan savaşı
ve zafer mutlak iyinin
bu dünmya ve ötesinde
sigara dumanı… kelimeler… Hayal
tekrar canlanan canlar
diken döşeli yollar
ve imkanın ihanetinde
moroda savaşanlar.
sigara dumanı… hayal… kelimeler
hayali aşkın gerçek
gerçeğe ayna haber
ışıyor elçinin dilinden
çözüyor bilinen kördüğümü
korkunun kurduğu kördüğümü:
sabır ve savaş…
savaşla zafer
korkağa kaçıştır sabır
AKINCI’ya savaşta sabır
ve yürekler arındı mı pastan
kılıçlar arındı mı pastan
kördüğümler çözülür.
savaş ve sabır
sabır ve umut
umut ve zafer
savaşla zafer
duman… hayal… kelimeler…
düşmanın üstüne gidemiyorsan eğer
eğer “yaradandan” çok korkuyorsan ondan
kölece de olsa yaşama tutkun
aşkınsa yaradana sevginden
ve fikir dediğin eğer
kaçanın can simidi
kuş tüyünden bir yataksa
öfkeden ıraksa
sığınaksa
ve inanç dediğin
yürüyeni durdurmaksa
sen! kötü kadından beter
git kuyruk salla düşmanına
yaran, zararsızlığını göster
ve seyret elde silah döğüşeni
ülkeme utanç… ülkeme işaretler
savaşın sıcağından, sıcağına bir haber
heberde canlar
kardeşim canlar
sondan başa doğru
baştan sona doğru:
…yeni başlıyor savaş
-hem dünya akıncılarına katkı-
yeni başlıyor savaş
-bir günün doğumunda-
tohum çatladı çürümeden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
mindanao adasından
-başladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmışlığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri
-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız…
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
işte
çekildi
isyan
bayrağı
“gemileri yakmışız isteyerek
mümkünü yok dönüşümüzün
çizgimize gelen gelsin”
köy köy
dağ dağ
ve şehir şehir
yankı gelir
bu kutsal çağrıya.
akınlarda besteliyor,
-tellerde ses
dudaklarda söz gibi-
kula kulluğa karşı
silahlı isyanını.
bilen geldi “aşkına”
ölesiye savaşmaya
“bilen” bildi suskunluğun
kurtuluş olmadığını
bir yürek, bir bilek, bir seste
BİRleşti BİRler…
artık ne gam yeryüzünün
şeytana utanç zebanilerinden
ateş de olsa yürüyecekler.
ateş de olsa yürüyecekler
ateşe kalmamak için;
insan olma bedeli için,
iyi için, doğru için, güzel için
yeni bir dünya, yeni insan için
yüzlerinde aydınlığı kurtulmuşluğun.
“sonsuzluk kazancı çileden”
bir taze havayla ürperdi orman
açtı kucağını yüreklere,
nasırdan arınmış yüreklere,
ve gök sardı sarmaladı
hayat bağrına aldı
gelenleri.
doğru ve yanlış arasında
-insan-
hayat va gaye?!..
karanlık zıddına gebe kaldı!.
haykırmak kurşun gibi
haykırmak inançla:
ey karaya bulanmış çağ
ey marcoslar doğuran çağ
palet yürekli yaratıkların
artık çiğneyemeyecek
insan onurumuzu
çiğneyemeyecek
yabancı adam
toprağımızı
çiğneyemeyecek yabancılaşmış adam…
ey karaya bulanmış çağ
ey marcoslar doğuran çağ
-insanı gerçeğe yaban kılınmış-
tutuşturduk
buradan da
meş’alemizi
yüzün ağartmaya geldik.
çiçekler açıyor unutulmuş bahar
ilk aşka benzer ilk heyecan
ilk duyar gibi toprağın kokusunu
ilk gider gibi ilk savaşa
alevleniyor damarlarda kan
bu incecik kız gelinlik yaşta
bu desen oyun yaşında çocuk
bu ihtiyar-delikanlı.
ateş önü çatılmış tüfekler
ve ölüme hazır binler:
çiğneyemeyecek yabancı adam
toprağımızı
çiğneyemeyecek yabancılaşmış
adam.
bu ses
kan ter ve gözyaşı içinde
-en son nefese kadar-
yüzyıllardır
durmadan duraksamadan savaşanların
-öz akıncının-
(ingiltere, hollanda, ispanya
en son amerikayı
dize getiren
kuyrukçularına
baş eğmeyen)
bu ses
çağa vurulmuş mührü taşıyan
bin tufan yaşamış
bin engel aşanların
bu ses
-insanı kobay- dünyaya
kafa tutuş
hesap soruşun
bu ses o mana:
inançtan işlemez kurşun.
bu ses gönül gönül
ülke ülke
yayılsın
her cephesi bir vatan
-başağa gelişen tohum-
her cephesi bir bütün
bu ses
moro akıncısının
-aydınlık savaşçısının-
…aydınlık savşçısı
-önderin seriyyesi-
gelen bir iz pembe şafaktan
-altın nesilden-
(her biri bir gökkubbeydi
kutba güneş
çöle vaha taşıyan)
akıncı o zaman bu zamandır
-bu zamandır-
zulmün dumanı tüten yerde
akıncı o zaman bu zamandır
-bu zamandır-
“ne uzlaşma, ne teslim
ne hiçlik
yalnız mutlak fikirde birlik
yalnız mutlak fikrin iktidarı”
dehşetin soluğu er ya geç
silinir hıncın gökgürültüsünde
ışık sütunlarından kurulur hayat
bilinir “yaşanmaya değer hayat”
sönük kalır deyişler:
ufuk açan leyla
dağlar delen ferhat…
ve silinir ne varsa
unutulmuş insanlıktan.
kanım yoluna… harcına kanım
moro dağları başkaldıranlar
bu manayı yaşatanlar:
bırak haksıza boyun eğeni
sıcak odalardan seyretsin
soğuktan ciğeri delinenleri
açları, çıplakları
unutsun ipe çekilenleri
kurşunlananları…
malı azalmasın onun
teni incinmesin tek.
bırak karışmayıp seyredeni
candan geçen gelsin safımıza
kavga kaçkını
fistan giysin dolaşsın…
gizli inançsız için değil
kılıçların gölgesindeki yer.
moro dağları gibi dik
moro dağlarında başkaldıranlar
onlar, bu manayı yaşatanlar:
çölde susuz nasıl yürürse suya
öylesine bir akıştır bizimki
kararlı
inançlı
inatçı
ister bozkır olsun ister çöl
ister yemyeşil vadi
senin vatanın benim vatanım özüm
sen oradan kıracaksın zinciri
ben buradan
bir gün mutlaka kavuşacak
ellerimiz
her şey
aydınlığa çıkmak için
her şey
“mutlak bir” için…
bu yol
bu uğurda
ne yasası, ne ilkesi
ne polis, ne askeri
ne topu-tüfeği marcosun
ne zulüm ne işkencesi
durduramadı onları
ne onu oynatan eller…
onlar
-mutlak hakimin hükmüyle
hükmetmeyene itaat
etmeyenler-
onlar -zafere kadar- savaşın
sabır heykeli.
onlar hıncını savaşta bileyenler
nefsini yenen
savaştan dönmeyenler-
işte jolo
işte mindanao
işte bajlban
-adaları-
onlar -her biri- cesaretin rengini giyinmiş
onlar şehitler safında yer arayan
onlar tek kalsamda
dönmem diyenler
(dönmemek için
tek kalmayı
bekleyenler değil)
kaçkınların -seyredenin- tersine
savaş alanında gösterenler
-ölüm pahası-
dönmeyeceklerini.
moro dağları
başkaldıranlar
gerçeğe esirler
onlar gerçeği iletenler
çelik dişliler arası
dünyaya
(ki manzarası
varlıkta açlık
toklukta açlık
açlığa çözüm
çözümde can sıkıntısı
sürünenlerle sürüngenler arası
bir dünya.-)
dur demeli bu gidişe
herşey “mutlak bir” için
herşey “mutlak fikir”le
sen oradan kıracaksın zinciri
ben buradan
işte jolo
işte mindanao
işte bajlban.
bir yudum su
kısa bir durak
sürüyor kükreyen yüreklerin
öyküsü…
sürüyor hayali aşkın gerçek
gerçeğe ayna haber
elçinin dilinden
heberde canlar
kardeşim canlar…
gelecek aydınlık ellerinde
aydınlık savşçılarının
geleceğe ışık tutuyor
bacalod grande de
dökülen kanlarımız.
yas tutanımız yok, akıncıyız
yok içimizde sızlayanımız
“oyuncak tanımadan tüfeği tanıdı
kurşunu tanıdı
gerçek dostu
düşmanı tanıdı
konuşamadan öğrendi
özgürlüğün ne olduğunu
yürümeden daha ölümü tanıdı
çocuklarımız.
öğrendiler onlar için olmadığını
insan hakları beyannamesinin
öğrendiler birleşmiş milletler
domuzlar diktatoryasını
ve tanıdılar parçalanmış göğüslerinde
annelerinin
çağdaş uygarlığın sırtlan yüzünü
filipin ordusu
amerikan uydusu
ya moskof ayısı
ya çin
işi var fahişe yüzlü devlerin.
İKİ
ateşler ötesinde gece
-karanlığı yırtan şimşekler parlamakta-
gece -cephe gerisi-
yalanlar çıplak, gerçekler yalın…
“birazdan sesler kesilir, birazdan
nefesine karışır duanın en içlisi
birazdan boşanır zincirler, birazdan
karanlıkta gezer sırların en gizlisi”
-biri sefere uyumlu değil
(güçsüzlük içinde savrulan…
korku yılgınlığa yeşermesin bir
yeşermesin yılgınlık umursamazlığa
bir kez zincirler paslandımı
bir kez alıştın mı kula kulluğa
hiç bir çağrı döndüremez
geri geri giden adımları
hiç bir çağrı döndüremez
yürekler bir pörsümeye görsün…)
-biri toplar yüreği buruk
gündüz serdiği süslü engelleri
(güçsüzlük içinde savrulan)
-birinde kabaran öfke sıcaklığı
“yeni akıncı” sefere hazır
(bir gül için bin kötüyü yakmalı)
bir gül için bin kötüyü yakmalı
işte bu heykel duruş
-dünyaya tepeden bakış-
bu eda
bu tavır
bu ateş hattına çılgın koşu
-ateş hattında sabır-
müjdecisi zaferin…
mademki uğrunda döğüşen var
-bu eda, bu tavır, bu koşu-
mademki yeniler sefere hazır
yurdumunda geleceği aydınlık.
gelecek aydınlık ellerinde
aydınlık savaşçılarının
…gece -cephe gerisi-
karanlığı yırtan şimşekler parlamakta
-eski akıncı- dede
duada
ağlamakta.
-”elim kolum tutmaz oldu
kaldım çoluk çocuk
kız kızan arası
yüz karası desen değil
bin ölümden beter
yürek yarası
hakkını verdim vermesine
“mutlak bir” için savaşın
gördüm devrilişini
koçyiğit oğulun
kardeşin
arkadaşın
durmak şöylr dursun
duraksamak geçmez
er
yüreğinden
ama neylersin kalakaldım… son çağ
tenim bana ihanette…
varsın yaşamak zor olsun ölümden
varsın bin ölümlü geçmesin gün
mahzun böyle köşemde
geçmesin bin ölümlü gece
-akınsız-
“cephede döğüşenin
yüreği pek
nişanı keskin olsun
düşmesin nefsin pususuna.
bilsin can tende emanet
bilsin gören göz
tutan elin
ne büyük nimet olduğunu
“bozulsun neronların oyunu
bozulsun uşakların pususu
uyansın “kardeş” dediklerimiz
gamsız uykularından.”
…sonra
-oynaşan alevler gibi- hülyalar içinde
yine dalgın seferler içinde
uzak diyar geçmiş zamanlar içinde
-”geçmiş zaman -birkaç yüzyıl-
henüz dün desem yeri
adına hutbe okuduğumuz
hünkârın ülkesi…
o devlet -kıtadan kıtaya
ırktan ırka kardeşliğin-
ve çalı çırpıya nisbet
çınar ağacı.
o, dörtbiryana akıncı salan
hissettiren ulaşamdığı yerde
adaletinin gölgesini…
uzaklıklar kısaldı zamanla
ve uzadı ayrılıklar
o ülke bize
biz ona yabancı şimdi
düşünmemeyi düşündü
dibe düşüşü
bitmez inişi
orada şimdi yarasalar bayramı
söylenen enternasyonal
kardeşlik (!) şarkıları
türeyen istek
boyunduruk değiştirmek
ve mazluma gülmek
(işte moro, türkistan
kırım, azerbeycan, ortadoğu
eritre…
bir milyar insan)
ve onlara yavan tepki
ırkçı kaygı.
daldı kaybolanın peşinden
iz sürdü tarihe
törpüsünde acının
-”savaşırken habersizdiler
yılan koyunlarında
savaşırken habersizdiler
savaşsız esir düşeceklerine
ve savaşırken habersizdiler
ihanete uğrayacaklarından
şehitler dirilselerdi bir bir
kalanlar gibi görselerdi
utanırlardı şüphesiz
kanları üstüne kurulan
manzaradan
cins cins “ahbes”in çocukları
mutlak fikire düşman
kiminde fikirsiz bez parçası bayrak
kiminin gırtlak hela arası
gerçeğinin alt yapısı
çağdaş medeniyete doğru
kimi diskotek yollarından
nerde o dağ gibi insanlar
nasıl doğdu bu fareler
uçan köprüler nesiller arası
uçan köprüler ülkeler arası
uçan köprüler…”
-”bir hatıra gölgesinde
neden böyle düşünürsün
iç çekişle geçmişi
anar titrer üşürsün”
irkildi koca reis uyandıran sesle
döndü geldi bozgun yolundan
(yaşamak ölümden beter…)
güneşi kaybolmuş ufuklar
sürünürken gülenler
dayak yedikçe…
ve batı artığı lokmaların
bayrama döndüğü yer
bando mızıkada nurlu ufuklar
kavgalar “biz sizdeniz, bizde
sizden”
ya amerikancı, ya marksist
karardıkça ruhlar
soyundukça insanlıktan.
satıldı satılıyor
şehitlerimizin kanları…
-”nasıl anmayım yiğidim
yasamız birdi
sevinci sevincimiz
tasası tasamızdı
nasıl yanmayım
bir gün yinede bir gün
-ya tam olmak, ya hiç-
son gün son hesaplaşmada
(bir ümit) bir kıvılcım
akışı tersine çevirecek…”
-”koca reis
boşa gözlerin yorgun
sessiz gelir haberci
geçti bildiğin rüzgar
o -hatırayla- durgun
bu sessizlik bu sessizlik
bıçak yarası gibi derin…”
-”bir ülke düşün
bu ülkede bir düzen
askerine
babasını biçtiren
bir ülke düşün
bu ülkede bir düzen
temeli ihanet
temelinde vahşet
gözyaşı
kan
darağacında kurulmuş
sarhoş buyruğuyla
yok olmuş insan
bir ülke düşün
insanlıktan kurtulmuş
kardeş kardeşe düşman.
anılmaz oldu adımız
kanıksadılarmı ne
utanç
yükünü
koptu
gönülden gönüle geçen bağ
unutuldu ölümsüz duygu
“aynı haramiler koparttı
dağıttı bizi”
-”diyeyimki haklısın
duymak varken haksızsın
demenin sevincini.
burada akan kanımız
oluk oluk
oradan ne ses gelir
ne soluk
haklılığına lanet.”
koca reis… bu yüz
tunçtan iradenin
ne acılar gördü
bu asırlık gözler
yılgınlığı duymadı bu heybet
hiç bir yara acımadı
akıncı yurdunun suskunluğu
-o sese hasret- kadar
koca reis
gerçekleşmez hayalden
-hayalden yorgun-
geçerken mevsimler alnına
çizgi çizgi…
-”eskittim bunca yılın
yapraklarını…
kardeşlerimiz var zincirli
kardeşlerimiz var gamsız
uykuda
ne gelen var
ne iç açıcı bir haber
ve haramiler
uşaklarıyle pusuda.
desemki yeridir
bu dert o hasret
ölsem toprağım saklayacak”
yankısıydı gözlerinde gördüğüm
sükuna hasret geçen günlerimin
-”yıllarca ayakta ben
yerde gölgem süründü
yıllarca hem güneş
hem gölge hüzne büründü
dört mevsimin tek rengine
dalmış bir hayat
sonu gelmez dertlere
aşina göründü”
bekler… yine de bekler
hayali ufku emercesine
hayali
akar
vadisinde
dileklerinin.
-”ağlamak günü değil
mutong katliamına
yas tutmak hiç değil
bacolod grande ye
ağlamak
yas
tutmak
günü
değil
ticalo kenti katliamına
döğüş günü bugün
er günü döğüş günü
kadına yas tutmak
yaraşır -yaraşmaz-
er olana unutmamak.
ama mümkünmü kahrolmamak
“o” suskunluğa…
biz döğüştük bunca yıl
yüce tuttuk inancımızı
başımızdan
silah bizi bırakana kadar
döndük geldik geriye
döğüşene yük olmamak için”
-hep aynı düşünce
o akıncı – o ülke
-”evet, hep aynı düşünce
o akıncı
doğuya can
mazluma hayat getirecek
akıncı – o ülke -”
eridi -sanki- mum gibi
anda uzaklık
haykırdı nabzının haykırdığını
bir milyar insan gibi:
-”yıkıldık yıkık gördükçe halini
vurulmuşa döndük beynimizden
yırt at
hiçe geçen günlerini
doğrulda gel
hatıralar içinden
sancak yine salınsın
o burçta
devir putlarını çağın
bir vuruşta
yaman ol yine yaman
-dileyene kadar aman-
hesap soruşta.”
-”hiç görmediğim
hiç tanımadığım
kimbilir hangi şehir
hangi köydesin
hangi köy, hangi dağda
karargâhın
toprağın altından
nasıl fışkırırsa tohum
bir bahar ansızın
çıkacak arsız otlar
arasından
düzenli ve örgütlü
yağmurda büyütür
onu
güneşte
doğruldu yerinden dimdik
şanlı akıncıyı karşılar gibi
gördü yüzlerini… gördü
hepsi tanıdık ve bildik
yırtıldı dünyayı karartan peçe
ve -biran- sandı bir an
doğan isyan ağaran gece
o an
yaklaştı yer gök birbirine
-”gördüm
şarkımı
kazınmış
gördüm
yerin
göğün
can
yerine
işte o
-hayal ufkunu yırtan gerçek-
engeller -önünde- tül gibi ince
dizginliyor başıboş gidişi:
-bu adalet
buda kuvvet
-bu tek doğru tek gerçek
buda köre, sağıra
haramiye yumruk-”
belki hakikat olacak belki…
sonra dualar döküldü ağzından
-ya rab… sen ümitlerimi kayır.
Aydınlık Savaşçıları-kumandan
ÜÇ
-”elbirlik olmak
gayesine ermemiş savaş
bitmemiştir diyenlerle
omuz omuza dayanmak
kalelerine emperyalizmin
ne dur
ne durak
ne rahat
yükseğe
daha yükseğe
en yükseğe
dikilsin
bu
bayrak
bu bayrak
yükselen
mücadelemizin
düşenler varmış
düşenler olurmuş
düşsün
aralık kalmaz bu saflar
işte küçük akıncı
kim bu kaçıncı sefer
tüfeği boyundan büyük
yüreği büyükten
şu yiğit kadın sesine bak:
-”şahin bakışlı
dağ duruşlum
er dediğine doruk yaraşır
kalma bir an
bakma geri
ateşte olsa yürü-ki
ateşe kalmayasın
evleri koru-ki
evimi koruyasın
yiğidim
evinde ben
can yoldaşın
savaşta ben
can yoldaşın
“umut dediğin
savaşan için
savaşan için
zafer dediğin.
kalma geri
doğru için
güzel için
iyi için
ileri
senin ellerinde yükselecek güzel günler.
sen yeniden fethe memur
sen kutlu asker
-karagözlüm
yiğidiyle
öğünsün
kaçar isem
saçın
yolsun
döğünsün
ölüm bir kez
doğmak hergün
doğan
aydınlığında
dünyanın
kurtulmuş canlarla…
bu yürek vurulmaz zincire
bu yürek ölüme hazır
biliriz
zafer mutlak inananın
yani savaşanın
yani sırtüstü yatanın değil
yani inanmayanın.”
bu destan
suların akışı gibi
küfrün surlarına tırmanışın
ve ilklerden başka örnek tanımaksızın
savaşanların
sen! anadolunun sahibi
sen! beklenen
sen! kurtulacak
ve kurtaracak olan
duy milyonlarca hasretin sesini
sen eryürek nasipli
beklenen sensin
özlenen sensin
gözlenen sen…
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu

20 Temmuz 2018 Cuma

Yahudi Fedarasyonu İsrail’e Destek Veren Markaları Açıkladı





İŞTE FEDARASYONUN WEB SİTESİNDEKİ LİSTENİN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

Kaynak: http://www.greateraltoonajewishfederation.org/articles/companies.html

1. Starbucks Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Howard Schultz, etkin bir Siyonist’tir.

1998′de Siyonist devlete yaptığı hizmetlerden dolayı, ABD ve İsrail arasında yakın ittifak kurulması konusunda önemli girişimleri olduğu için İsrail’in 50. Siyon arkadaşlar anısı ödülü ile Kudüs Aish HaTorah fonu tarafından onurlandırıldı. Diğer işletmeler umutsuzca İsrail dışına çekilirken, Starbucks İsrail’in çırpınan ekonomisine yardım etme kararı aldı ve yatırım yaptı.Starbucks’ın hala İsrail’e destek vermek için bağış topladığı biliniyor.

2.THE LIMITED STORES, Express, Lerner New York, Victorias Secret ve Bath & Body Works:

The Limited, Leslie H. Wexner tarafından 1963 yılında Colombus Ohio’da 2,800 mağaza ile kurulmuştur. THE LIMITED STORES, Express, Lerner New York , VICTORIAS SECRET and BATH & BODY WORKS gibi şirketler buna dahildir ve 115.000 çalışanı bulunmaktadır. Kurucusu, başkanı ve CEO’su olan Les Wexner bir Siyonist’tir. İsrail yanlısı olan ve ABD’de medyayı İsrail’in lehine kalmasını sağlayan Emet’in ve ”War Room” programının yönetim kurulundadır. 1984 yılında dünyanın en zengin 200 kişisinden biri olan Les Wexner, Wexner Vakfı’nı kurdu.Misyonu ‘Kuzey Amerika ve İsrail’deki Yahudi Liderliğini güçlendirmekti. Vakfın çalıştırdığı programlardan biri olan Wexter İsrail Burs Programı, her yıl 10 tane İsrail’li okutuyor.

Wexner Vakfı sponsoru ”Birthright İsrail” Amerikalı Yahudilere İsrail’e gezi düzenleyebilmeleri için olanak sağlıyor. Aynı zamanda kampüste Siyonizm’in kalesi olan Hillel’in uzun süredir bir destekçisidir.

3. THE HOME DEPOT (ANA DEPO) :

Yönetim Kurulu eş başkanı ve kurucusu etkin bir Siyonist’tir. İsrail medyasının yanlısı olan Emet ve ”War Room’ yönetim kurulunu oluşturdu. Bu kuruluşların görevi ABD’de yer alan bütün medyayı İsrail lehine kalmasını sağlamaktır.

4. DISNEY:

Florida’daki Epcot Merkezi’nde Walt Disney’in Milenyum sergisi İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü gösteriyor. Bu sergiyi kurmak için 8 milyon dolar harcanmıştır. İsrail içeriğini geliştirmek için Disney’e 1.8 milyon dolar katkıda bulunmuştur.

5.AOL/TIME WARNER (WARNER BROS):

AOL, hisselerinin %30′unu İsrail’e tahsis etmiştir. (Buna inanabiliyor musunuz?) İsrail şirketinin tamamını alan Mirabilis, ICQ’nun (internetten sohbet programı) kurucuları 1998′de AOL’un yatırım formlarının 27 milyon dolarını İsrail’e yatırdı. 1998′de AOL stüdyoları CEO’su Ted Leonsis, İsrail Başbakanı Netanyahu’dan Jübile ödülü aldı. Bu kişilerin ve şirketlerin tanınması için İsrail devleti tarafından verilen en büyük ödüldür.

6. COCA COLA:

1966 yılından bu yana Coca-Cola İsrail’in sadık bir destekçisi olmuştur. 1997 yılında İsrail hükümeti, İsrail Ticaret Ödülü Yemeğinde 30 yıldır devam eden desteği için ve İsrail’in Arap Ligi boykot uymayı reddettiği için Coca Cola’yı onurlandırdı. Buna karşılık 1991 Mayıs ayında İsrail’in Arap boykotuna uyarak bitiren Pepsi, 1992′den sonra tekrar İsrail’de işlem görmeye başladı. 2001 yılında Coca-Cola Dünya Merkezi’ne ev sahipliği yaptı ve Amerikan-İsrail Odası Ticaret Ödülleri Galasının ana sponsoru oldu. Coca-Cola-İsrail eğitim programlarında, İsrail-Arap çatışmasını kapsayan konular işleniyor. Kursun içeriği Yahudi Ajansı ve İsrail hükümeti tarafından finanse ediliyor. 2002 Temmuz ayında Coca-Cola’nın Kiryat Gat’ta yeni bir tesis inşa ettiği ilan edilmiştir.

7. ESTEE LAUDER:

Estee Lauder’ın başkanı olan Ronald Lauder, aynı zamanda büyük Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı başkanıdır. Ateşli bir Siyonist olan Ronald Lauder , Yahudi Milli Fonu (JNF) mevcut başkanıdır.

8. SARAH LEE. (Includes Hanes, Playtex, Leggs, Champion)

Bu şirket, dondurulmuş atıştırmalıklar ile karıştırılmamalıdır. Bu giyim devi olan şirkettir. Sara Lee İsrail’in önde gelen tekstil şirketi Delta Galil% 30′una sahiptir.Sara Lee dünyanın en büyük giyim üreticisidir ve İsrail menşeli kumaşlar ünlü Sara Lee markası adı ile satılarak İsrail’i dünya pazarına açıyor. 1998 yılında Sara Lee Kişisel Ürünleri Netanyahu’dan Jubile ödülü aldı.

9. FOX TELEVİZYON, FOX EĞLENCE:

News Corporation şirketi , 30 Eylül 2005 tarihi itibariyle ve 18 milyar dolarlık toplam yıllık gelirleri ile dünyanın en büyük medya şirketlerinden biridir. Şirket üretimi ve dağıtımı TV programları ve sinema ile çeşitlendirdi. News Corporation şirketi İngilizce yayın yapan gazetelerin dünya çapında faaliyet gösteren en önde gelen yayımcısıdır. Şirket, haftada 40 milyondan fazla baskı ile 175 farklı gazete yayını yapıyor. Murdoch’ın New Corp İsrail’de büyük yatırım yapıyor. Murdoch’un News Corporation şirketi, Amerika-İsrail Dostluk Ligi Demokrasi Ödülleri akşam yemeğinde İsrail’i destekleyen üç Amerikalı şirketten biri. Murdoch kendisi akşam yemeğini organize etti. News Corp ‘un dijital teknoloji şirketi Kudüs’te yer alıyor ve son 10 yılda çalışanı 20 binden 600 bine yükseldi.

10. NESTLE:

İsviçre firması İsrail gıda üreticisi Osem Yatırımlarının %50.1′ine sahip. 2000 yılı Aralık ayında İsrail’de yeni Ar-Ge merkezi faaliyeti için milyonlarca dolar yatırım yapacağını açıkladı. 1998 yılında Peter Brabeck-Letmathe Nestle adına Netanyahu’dan Jübile ödülünü aldı.

11. OVERSEAS ADVENTURE TRAVEL (YURTDIŞI TURİZMİ):

Massachusetts merkezli şirket dünya çapında ucuz turlarıyla bilinir. Şirket parayı okul giderleri,gıda yardımı gibi harcamalarda bulunan 50 ülkeye bağışlıyor. Ülke başına 5.000 dolar ile 25.000 dolar arasında para veriyor. İsrail başkanı Siyonist olduğu için yurt dışı turizmi ile 1.000.000 dolarlık bir daire aldı.

12. IBM:

IBM İsrail’e yoğun yatırımlarda bulunuyor. İsrail’de 1.700 çalışanı olduğunu söyleyen IBM başkan yardımcısı ve genel danışmanı Lawrence Ricciardi, Jerusalem Post’a verdiği bir röportajda : ”Bu toprak ve temsil ettikleri IBM için çok önemlidir” dedi.

IBM, Amerika-İsrail Dostluk Ligi Demokrasi Ödülleri akşam yemeğinde İsrail’i destekleyen üç Amerikalı şirketten biri. 2002 Mayıs ayında İsrail-Amerika Ticaret Odası İsrail’e yaptığı katkılardan dolayı ve ABD – İsrail arası ticareti geliştirdiği için IBM ödüllendirildi. IBM 1949′da faaliyetlere başladı ve ülkeye bilgisayarları tanıtan, tamamen İsrail’e bağlı olan ilk Amerikan şirketidir.

13. KIMBERLY-CLARK: (Huggies, Kotex, Kleenex)

Kimberly-Clark Avrupa Başkanı Sayın Robert P. Van der Merwe, 1998 yılında Netanyahu tarafından Jübile ödülünü aldı. Bu kişilerin ve şirketlerin tanınması için İsrail devleti tarafından verilen en büyük ödüldür. Kimberly Clark şirketi,İsrail şirketi Hogla’nın %49.9 hissesine sahip.

14. River Island giyim zinciri, İspanya ve Portekiz ve BRITANNIA PACIFIC PROPERTIES’da bulunan ISROTEL ve IBROTEL otelleri

Londra, İngiltere merkezli uluslararası bir yatırım şirketidir. Sacramento Metropolitan bölgesindeki en büyük gayrimenkul sahiplerinden biri olduğu söyleniyor.İngiliz merkezli Lewis Trust Group , Akabe Bölgesi’nde gelişmiş otellerden biridir. David Lewis, şirketin Yönetim Kurulu Başkanıdır ve İsrail’in önde gelen savunucusudur. Lewis’in faaliyetleri Yahudi Ulusal Fona katkılarda bulunmuştur. Aynı zamanda İsrail-İngiltere İş Konseyi üyesidir. Bu örgüt kendini Siyonistlerin yararına ve Filistinlilerin işgal altındaki topraklarında İngiliz sermayesini kanalize ederek, Siyonist Devletin gelişmesine adamıştır.

15. NOKIA:

Nokia , İsrail’e yoğun bir şekilde yatırım yapmaya başladı. Nokia genel müdürü Lars Wolf, Jerusalem Post’a verdiği (4 Mart 2001) bir röportajda şunları söyledi: ”Bütün açıdan İsrail’e odaklanıyoruz,çünkü ”İsrail Projesi” adında bir iç projemiz var.” Nokia Venture Partners, Aralık 2000′de yeni bir 500.000.000 dolarlık fon başlattı ve bu ‘orantısız’ miktarın İsrailli şirketlerine gitmesine izin verdi. Nokia Araştırma Merkezi İsrail ile işbirliği yapabileceği alan arayışı içinde.

16. TIMBERLAND:. (Giyim, ayakkabı, bot, ceket, vb)

Timberlands 1,1 milyar dolarlık bir ayakkabı, giyim ve aksesuar firmasıdır. Başkanı ve CEO’su Jeffrey Swartz aktif bir siyonisttir. İsrail’e yeni bir ‘dayanışma ziyareti’ olarak gittiğinde Timberland CEO’su olarak konuştu ve ABD’ye 100 IDF asker göndermeyi önerdi. Timberland halka açık bir şirket olmasına rağmen,aile stokların yaklaşık % 47′sine ve oy gücünün yaklaşık % 81′ine sahiptir.

17. DESERT EAGLE:

Desert Eagle, İsrail’in ABD’den ve başka ülkeden almadığı tek silahlardır. Ancak bir çok parçası başka ülkelerde ithal ediliyor ve İsrail’de bir araya getiriliyor. Ne olursa olsun, İsrail onlarla kendisinin olduğu gibi gurur duyar.

18. CATERPILLAR:

Caterpillar, buldozerler, traktörler, çeşitli yıkım ekipmanları gibi büyük inşaat ekipmanları imal eden İllinois merkezli bir şirkettir. Bu şirket D9 ve D10 buldozerlerini ve dünyadaki en büyük buldozerleri İsrail’e sağlar.

(Listenin Türkçe çevirisi, TİMETÜRK’ten Ayşe Aydın’a aittir)

İsrail Türk mallarını boykot ediyor!

İsrail'in Gazze'ye yaptığı operasyonlar nedeniyle Türkiye'de başlatılan İsrail mallarına boykot kampanyasına İsrail'den karşılık geldi. Rami Levi ve Blue Square, Türk firmalarının ürünlerini raflarından kaldıracaklarını, ancak Türkiye'de üretilen ama kendi markalarını taşıyan ürünleri, stokları bitene kadar satmayı sürdüreceklerini de kaydetti.

Brand For You'nun CEO'su Rafi Sheffer de Türkiye'deki üreticilerle bağlarını kesmeleri konusunda henüz bir karar almadıklarını söyledi. İsrail'deki en büyük süpermarket zinciri Super Sol'un de boykot uygulamasına katılması da bekleniyor. Şirket, Türk mallarının çok daha ucuza gelmesine rağmen, İsrail'e düşman bir ülkenin mallarını satmanın ilkelerine aykırı olduğunu iddia etti.

Gazze'ye yapılan operasyonlar sonucu sivil kayıpların 400'ü geçmesi sonucu sosyal medyada İsrail mallarına boykot çağrıları yapılmıştı. Türkiye'de 4'ü büyükşehir 13 belediye Coca-Cola ve İsrail ürünlerinin satışını yasaklamıştı.

http://www.yenisafak.com.tr/ekonomi-haber/israil-turk-mallarini-boykot-ediyor-22.07.2014-669294



Bu bayram şeker ya da çikolata alırken Kent markasına dikkat edin. Çünkü Kraft Foods, Tüketiciler Birliği'nin araştırmalarına göre İsrail'e destek veren firmalardan.

Kent 1927 yılında Türk girişimciler tarafından kuruldu. 2002 yılında Cadbury şirketi, Kent hisselerinin çoğunu satın aldı. 2010 yılında küresel bir operasyonla Cadbury, Kraft Foods tarafından satın alındı ve Kent Gıda, Kraft Foods bünyesine girdi.

2012 yılında Kraft Foods temel gıda ürünleri işini ayırarak Mondelēz International adı altında dünya çapında ilk küresel atıştırmalık ürünler şirketini kurdu. Kent Gıda 2013 yılında Türkiye’nin ilk 500 ihracatçı firması arasına girmiştir. İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı listede de ilk 500 büyük sanayi kuruluşu arasında yer almaktadır. Halen Kent Gıda San. ve Tic. AŞ. Türkiye’de Mondelez International Holdings LLC. şemsiyesi altında faaliyetlerini sürdürmektedir.

İŞTE BOYKOT EDİLEN ÜRÜNLERİN YAZILI LİSTESİ

Amazon, Apple, Amd, Aptamil, Asics, Axe, Algida, Allianz, Aquafina, British American Tabocco, Becel, Bp Petrol, Bershka, Black&Decker, Burger King, Buick, Bath & Body Works, Bebelac, Bosch, Chanel, Cisco, Citi, Creative, Chrysler, Compaq, Columbia, Cadillac, Camel, Cat, Converse, Caterpillar, Chevron, Chevrolet, Calvin Klein, Converse, Cif, Carte D’or, Coca Cola, Calve, Chesterfield, Champion, Cheetos, Cappy, Cornetto, Clear, Danone, Danette, Danino, Damla Su, Doritos, Domestos, Dove, Dunhill, DKNY, Domino’s Pizza, Doğadan, Dell, Dodge, Dunhill, Disney, Estee Lauder, Energizer, Elite Cafe, Evian, ERİKLİ, Elidor, Fruko, Flora, Frito Lay, Fanta, Fruttare, FedEx, Ford, General Electric, Gap, Gillette, Gmc, Google, Garnier , Gloria Jean’s Cafe, Hayat Su, Hummer, Hp, Harley Davidson, H&M, Hyundai, Henkel, IBM, Intel, Johnsons & Johnsons, Jacobs, Jeep, John Deere, Johnnie Walker, KFC, Knorr, Kent, Kingston, Kodak, Lacoste, Loreal, Levis, Lee, Lincoln, Lipton, Lay’s, Lux, L&M, Lucky Strike, Lark, Magnum, Mc Donald’s, Max, Muratti, Marlboro, Mango, Merrell, Milka, Mobil, Mercury, Mc donald’s, Microsoft, Massimo Dutti, Motorola, Mustang, Monster Energy, New Balance , Neutrogena, NESTLE, Nutella, Nivea, Nike, Nestea, Nautica, Omo, Oldsmobile, Pepsi Cola, Philip Morris, Parliament, Pall Mall, Prima, Popeyes, Pizza Hut, Pepsi, Puma, Polo, Pontiac, Pull&Bear , Procter & Gamble, Reebok, Ralph Lauren, Rexona, Rinso, Skechers, Sana, Sırma Su, Signal, Starbucks, Sen-Sun, Schweppes, Sensodyne, Shell, Salem, Saturn, Sprite, Sbarro, Siemens, Tesla, Timberland, Tommy Hillfiger, Turkuaz, Tamek, The North Face, Unilever, Ups, Viewsonic, Vakko, Vim, Vaseline, Volkswagen, Viceroy, Vans, Virginia Slims, Wendy’s, Winston, White Westinghouse, Wrangler, Xerox, Yedigün, Yahoo, Youtube, Zippo, Yumoş, ZARA , 3M, 7Up

ve (Mastercard) olan banka kartlarınızı (troy) yapın

https://www.boykot.co

KFC’den “Helal Değiliz” Açıklaması

KFC yemek zincirinin basın danışmanı Anna Hezel’in açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.

KFC Firması tarafından yapılan en son açıklamada “ürünlerimiz helal değildir” denildi.

Gazete ilanı ile Yapılan açıklamada “Eğer daha önce bir müşterimize ürünlerimiz helaldir denildi ise bu mutlaka o zaman dilimi için doğru bilgidir. Fakat Avrupa birliği düzeyinde verilen yeni kararlar hayvanların daha az acı çekmelerini ve onların kendileri daha hissetmelerini öngörüyor bunu sağlamak adına daha hayvan haklarına saygılı ve kaliteli çalışan firmalar ile birlikte çalışma kararı aldık. Biz ve bütün mal teslimatçılarımız bundan Sonra Avrupa birliğin verdiği kararlar dogrultusunda çalışacağız ve artık kesinikle helal ürün kullanmayacagız.” denildi.

Kaynak: http://www.analizmerkezi.com/kfcden-helal-degiliz-aciklamasi-52281h.htm

Açıklama

Olay İngilterede Yaşanmıştır Tepkilerden Dolayı Geri Vites yapan KFC Helal Çalışmalarına Başladığını açıklamıştır

http://www.kfc.co.uk/about-kfc/halal

Garnier'den İsrailli kadın askerlere cilt bakım seti

Dünyaca ünlü Fransız kozmetik markası Gazze’de Filistinlilere saldırılarda bulunan İsrail’in kadın askerlerine mücadelelerinden dolayı, içinde ürünlerinin bulunduğu koliler gönderdi.

Güzellik setini İsrailli kadın askerlere hediye eden firma bıraktığı mesajda ise “Ülkeleri için mücadele eden sevgili kadın savaşçılarımıza bu seti hediye etmekten gurur duyuyoruz” dedi.

Kaynak: http://ekonomi.haber7.com/sektorler/haber/1188203-unlu-markadan-israile-tam-destek

vakko yahudidir



Yahudi cemaati Vakko'ya isyan etti: O ceketi giymek haram

Vakko, keten-yün karışımı ceketi satışa çıkardı; Yahudiler isyan etti: Dinimizce haram ceketi, Yahudi bir marka satamaz.

1934 yılında Vitali Hakko tarafından temeli atılan Vakko Holding, Yahudileri kızdırdı. Kendileri de Yahudi olan Hakko Ailesi, yaz kreasyonlarına karışım kumaştan üretilmiş ceket koyunca, Yahudi cemaati ayaklandı. Bu tür giysileri haram kabul eden Yahudiler, 'Cemaatimizden birisi nasıl böyle bir günah işler' diye tepki gösterdi.

ELEŞTİRİ YAĞMURU

Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı Cem Hakko'nun yaptığı şirket, İtalya'da ürettirdiği, yüzde 55 keten, yüzde 40 yün ve yüzde 5 ipek karışımı kumaştan oluşan ceketini vitrine çıkardı. İnançları gereği karışım kumaş giyemeyen, dini terminolojilerine göre yün-keten, pamuk-keten gibi karışım kumaşları haram kabul eden Yahudiler, sosyal medyada Cem Hakko'ya eleştiriler yağdırdı.

BOYKOT ÇAĞRISI YAPILDI

Takvim'in haberine göre, Hakko Ailesi'nin 3'üncü kuşak temsilcisi olan Cem Hakko için Yahudiler, "Kendi de Yahudi, nasıl böyle bir ürün satar", "Değerlerimize hakaret ediyor", "Hemen ceketi toplatmalılar" gibi yorumlar yazdı. Cemaat mensupları, bu ceket satıştan kaldırılıncaya kadar Vakko'dan alışveriş yapmama çağrısında bulundu. Şirket yetkilileri ise tepkilerle ilgili henüz bir yorum yapmadı.

http://www.ensonhaber.com/yahudi-cemaati-vakkoya-isyan-etti-o-ceketi-giymek-haram-2013-04-30.html



Yale Üniversitesi'nden Profesör Jeffrey Sonnenfeld, diğer firmalara teşvik olması amacıyla, İsrail'e destek veren firmaların listesini yayınladı. Bu listedeki firmaların yanı sıra Hyundai, McDonald's, Burger King, Puma, Coca Cola gibi birçok firma da İsrail'e desteğini açıkladı.





Kaynak: Mepa News https://www.mepanews.com/simdiye-kadar-hangi-sirketler-israile-destegini-acikladi-63284h.htm




@Mustafa1SENYURT


Hitler olmasaydı acaba İsrail olur muydu? Yahudi Hitler – Yahudilerin Amacı Nedir ?

Yahudi Hitler – Yahudilerin Amacı Nedir ?


“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin.” Mâide/ 51

4294... Muaz İbn Cebel (r.a) Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Mescid-i Aksa'nın imarı,  Medinenin harabına, Medine'nin harabı büyük savaşın çıkışına, büyük savaşın çıkışı İstanbul'un fethine, İstanbul'un fethi de Deccal'in çıkışına alâmettir."
Sonra Rasûlullah (s.a) eli ile konuştuğu kişinin (Muaz b. Cebel'ın) dizine, veya omuzuna (omuzlarına), vurdu ve; "Bu (dediklerim) şüphesiz senin burada oluşun gibi - veya senin burada oturduğun gibi - haktır" buyurdu.
Ahmed, b. Hanbel V, 222,245.
Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/417-418.

“Yahudiler mi dediniz? Onlar, yumurtalarını pişirmek için, dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lanetlilerdir.” Necip Fazıl Kısakürek


Yahudi Hitler – Yahudilerin Amacı Nedir ?

Yahudilerin nihai amacı Mescidi Aksa'yı Yahudi tapınağı yapmaktır Oysaki Hadiste belirtildiği gibi Mescidi Aksanın Yeniden inşa edilmesi Kıyametin kopma sürecini başlatan olay olacaktır.

Yahudi Mason kavramlarına takılmayalım Masonlar kandırılmış Yahudilerdir.

Sonradan Yahudi olunamadığı için yahudiler masonluğu icat etmişler. Bu şekilde kendi çıkarlarına hizmet etmeleri için bazı piyonları mason yaparak vezirlik makamlarına getirmişlerdir.

Yazıyı dikkatli okuduğuz taktirde Hitlerin yaptıkları en çok yahudilerin işene yaramıştır ve israilin kurulmasını kolaylaştırmıştır.

Birbirinden kopuk alıntılar yaptım satır aralarını okuyanlar meselenin özünü kavrayacaktır.

1933’te Sovyetler Birliğindekiler hariç Avrupa Yahudilerinin sayısı 5 Milyon 600 bindi. Bu rakamı 11.01.1945 tarihli New York Times yayınladı. Bu sayıdan da 21 Haziran 1941’e kadar hiçbir vak’anın olmadığı Doğu Polonya’da Molotov-Ribbentrop hattı ötesindeki 1 milyonu çıkarmak gerekir(Marschalko, s.176). Ayrıca, Yahudi kaynaklarında 1933-45 arası 1.5 milyon Yahudinin İngiltere, İspanya, Hindistan, Filistin gibi yerlere göç ettiği yazılıdır. Buna, ABD’ye muhtelif pasaportlarla giden Yahudiler de dahil değil(Atilhan, s.251). Öyleyse, Avrupa’da, 1946’da, 1.559.600 Yahudi yaşamaktaydı. Hitler ve Himmler’in ulaşabildiği yerlerde azami maktul Yahudi sayısı ancak bu olabilir. Fakat Amerikalı bazı yetkililerin harp sonrası temerküz kamplarında kaç kişinin kaybolduğu yönündeki araştırması  bunu daha da netleştirmiştir. 1951’de yayınladıkları rapora göre, bu kamplarda 1.2 milyon insan ölmüştür. Bu rakam, Yahudileri, Çingeneleri, Ukraynalıları ve bütün diğer milletleri içine almaktaydı.Buna göre kaybolan Yahudilerin sayısı azami 500 bin veya 600.000’i geçmez (Louis Marschalko,Yahudiler s.187).

Yahudiler Hakkında Birkaç Cümle

“Biz işçileri bu baskıdan kurtaracak kimseler olduğumuzu ileri sürerek
sahnede görüneceğiz ve bizim savaşan kuvvetlerimiz olan sosyalistlerin,
anarşistlerin ve koministlerin saflarına girmelerini onlara telkin edeceğiz.
Bu savaşan kuvvetlerimizi biz; sosyal masonluğumuzun sözde bütün
beşeriyetin dayanışması ve kardeşçe idaresi gereğince daima
destekledik. İşçilerin emeğinden kanunen faydalanmakta olan
aristokrasi; işçilerin iyi beslenmeleri, sıhhatli ve kuvvetli olmaları ile
alâkalanırdı. Biz ise tam aksine Yahudi Olmayanların öldürülerek
azalmalarından menfaat bekliyoruz. Bizim kuvvetimiz devamlı yiyecek
kıtlığı ve işçinin beden zayıflığında gizlidir. Çünkü bütün bunlar onun
bizim arzularımızın kölesi olmasına delalet eder. O kendi yetkileri içinde
bizim arzularımıza karşı koyma kuvvet ve enerjisini bulamayacaktır.
Kralların otoritesinin aristokrasiye verdiği işçiyi idare hakkını, açlık daha
sağlam bir şekilde bize verir.
Biz avam tabakasını açlığın doğurduğu sıkıntı, hased ve kin ile harekete
geçirecek ve yolumuzun üzerinde bizi engelleyen ne varsa onların elleri
ile silip yokedeceğiz.
Ticari mübadeleler üzerindeki muameleleri durduracak ve sanayii felce
uğratacak olan ekonomik krizlerin tesiri bu kini daha fazla artıracaktır.
Bizce bilinmekte olan bütün gizli yeraltı metodları ile ve tamimile
elimizde olan altın'ın yardımı ile bütün Dünyada ekonomik krizler
meydana getirecek, bu krizler vasıtasıyla Avrupa'daki bütün
memleketlerde bütün işçi güruhunu aynı anda sokaklara fırlatacağız. Bu
güruh, mallarına hased ettikleri insanların kanlarını, cehaletlerinin
basitliği içinde zevkle dövecekler ve beşikte bulundukları günlerden beri
hased ettikleri malları o zaman yağma etme imkânı bulacaklardır.
Bizimkilere dokunmayacaklardır. Çünkü saldırı anı bizce bilinecek ve biz
kendimizinkileri muhafaza etmek için tedbirler alacağız”(protkol 3)
SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİMuhammed Maliki

“Biz Yahudileri iyi biliriz ki; Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliğinde( Türkiye dememiş ama siz Türkiyeyi de böyle düşünün yaşadığımız iç savaşların sebebi) bir kaide vardır: Yuda herşeyden önce gelmelidir! Amerikanın menfaatleri “Tevrat Nazizm” i ile bağdaştığı müddetçe biz iyi Amerikalılar olacağız, bu benzerlik bittiği anda onu da diğer memleketlere benzetmekten çekinmeyeceğiz. Umumi olarak konuşmak gerekirse, demeokrasi mümkün olduğu kadar fazla Yahudi tarafından idare edildiği zaman işimize gelir. Evet; hürriyet iyi bir şeydir, fakat Yalnız biz yahudilerin hür olup istediğimizi yapabildiimiz zaman” (Louis Marschalko,Yahudiler s.86)

Tam altı milyon Yahudi'yi gaz odalarında yaktığı iddia edilen Hitler aslında bir Yahudi miydi? O tarihlerde Yahudilere bu denli sıkıntı çıkartması İsrail devleti'nin ilan edilmesinin önündeki en büyük engellerden birinin çözülmesine hizmet edecek ve Almanya'daki Yahudiler zorunlu olarak İsrail'e mi gideceklerdi? Böylece İsrail'de yeterince Yahudi nüfusu sağlanmış mı olacaktı?

O tarihlerde değil sadece Almanya, bütün Avrupa'da toplam Yahudi nüfusu altı milyon eder miydi? Bugün bile dünya çapındaki toplam nüfusları yirmi milyonu bulmuyor? Altı milyon Yahudi'nin meydana çıkacak külleri hiç tartışmasız bir dağ olurdu. Peki nerede bu küller? Yada daha sonra film çekimi için hazırlanmış olan o gaz odaları, gerçekten Yahudileri yakmış olsa bile hesaba vurun altı milyon kişi o kapasite ile kaç senede yakılabilir?

Bu konuları da zamanla işleyeceğiz ama konumuza dönelim. Hitler Yahudi miydi? Herşey aynı bugün de benzerleri oynandığı gibi bir tiyatro muydu? İsrail'e karşı düşmanlık sergileyen ülkeler ve liderler samimi olmayabilir mi?

Her olayda İsrail'in kuruluşunun fırsatını kolladılar. Bekledikleri bahar insanlığın büyük ayıplarından biri olan  İkinci Dünya Savaşı oldu. Yıllarca planlar yapılmıştı ve şimdi beklenen fırsat doğmuştu. Ve plan sahneye kondu. Neden bu sefer olmasındı ki? Ve sahneye Hitler kondu. (tıpkı A.B.D. ve emperyal güçlerin bugün sahneye SADDAM'ı koyduğu gibi.) Kullandılar ve yönlendirdiler. Plan iyi gidiyordu.

Yahudi düşmanı, kan emici ırkçı bir vampir olarak dünyaya empoze ettiler. Sahneye nasıl bir oyun konduğunu, 2000'li yılları yaşayanlar, yaşadıklarını, dünyada yaşanan hadiseleri şöyle bir düşünseler çok iyi anlarlar. TV ler, gazeteler, yayınlar v.s...Her neyse. Tüm dünya Hitler'i Yahudileri yakan, işkenceyle öldüren bir canavar olarak tanıdı. Tabi bunun alt yapısı önceden hazırlanmıştı. Avrupa'da Yahudi karşıtlığı (Tıpkı şimdi dünyada olan Müslüman karşıtlığı ve düşmanlığı gibi.). Bunların hiçbiri gelişigüzel, birdenbire çıkan hadiseler değildir.

Richard Shenkman'ın "İnsanlık tarihinde büyük yalanlar" kitabında Hitler için şöyle yazıyordu: "YAHUDİLERİN TARİHİNİ YENİDEN YAZAN ADAM."  Enteresandır dünya çapında bir çok yazar da aynı şeyi söylüyordu. Aynı kitapta bir çok kaynak gösterilerek alıntılar yapılmış. İşte birkaç tanesi:
* 1936 da Nazi partisi Katolik kilisesini karşına alıp kilise okullarının sınıflarından haçların kaldırılmasını istemiş. Bu düşündürücüydü. Naziler haçları kaldırıyor.
* İki yıl sonra Nazilerin Yahudi dükkanlarının camlarını indirdiklerinde kristal gecenin ertesinde 20.000 Yahudi toplama kampına atıldığında Hitler yine radikallerden uzak kalmıştı. Almanya'da herkes onun Yahudilerden nefret ettiğini bilirdi, ama Hitler, o kaba saba Yahudi aleyhtarlığından biri değilmiş gibi davrandı ya da henüz değildi.( Ian Kershaw, "The Hitler Myth" History Today (kasım 1985), s.28-29 )

1924 ve Sonrasında Filistin Toprakları: Almanya’ da bu yıllarda gerçekleşen durumlar böyleydi. Peki ya Filistin’ de? Filistin bu döneme kadar, Yahudi yerleşkesi olarak Dünya Siyonist Örgütü’ nün hayaliydi. Çok paralar akıtılıp bu bölgeden birçok toprak satın alınmıştı. Osmanlı’ nın son bulmasıyla da bu örgüt daha faal bir rol üstlenmiş ve emellerine ulaşacak topraklara kısmen ulaşmışlardı. Ancak sadece toprak yetmiyordu. Hayalini kurdukları Yahudi Devleti için Yahudilerin de bu topraklara gelip yerleşmesi gerekiyordu. Bölgeyi elinde tutan İngilizler de bu örgüte destek veriyordu. Tüm propagandalara rağmen Osmanlı zamanındakilerle ve sonrasında gelen Yahudilerle birlikte Yahudi sayısı ancak 85 bine ulaştırılabilmişti. Çünkü Yahudilerin yaşam kaliteleri Avrupa’ da üst düzeydeydi. Yahudilerin bu isteksiz tavrı örgüt için bir handikaptı. Bir şekilde Yahudilerin bu topraklara göçü sağlanmalıydı. Bu dönemde de en fazla Yahudi Alman toprakları içindeydi.

Yahudi çevreleri bu mali desteği neden sağladılar? Üstelik bu desteği, parti programında açıkça Yahudi aleyhtarlığı yapan bir lidere veriyorlardı. Seneler sonra ortaya çıkan Wilhelmstrasse gizli belgeleri ile bu olaya ilişkin fikirler oluştu. Bu belgelerde Siyonist Örgütler ile Hitler’ in anlaşma yaptıkları ortaya çıktı. Yahudilere yapılan baskıya, Yahudi liderlerin destek verdiği ve mali olarak Hitler’ i de bu baskıyı yapması için destekledikleri bu belgelerde yer alıyor. Özellikle de zengin Yahudi ailelere gözdağı vermek amaçlarıydı. Bu yüzden de toplama kamplarına sadece sakat, engelli, yoksul Yahudiler getiriliyordu. Bunların yanında Romanlar ve Çingeneler de vardı. Bu korkutma ve baskıyla varlıklı Yahudiler satın alınan topraklara göçe zorlanmış oluyordu. Üstelik Hitler, devlet politikası olarak Yahudilere göçün önünü açıyordu. Soykırım amacı olan bir diktatör niçin böyle bir göçe izin versin? Üstelik neden devlet politikasıyla da desteklesin? Göç etmek isteyen Yahudilerin göç organizasyonunu da Siyonistlerle birlikte yürütmüş ve sadece Filistin’ e göçe izin vermişlerdir. Nazi subaylarından olan Adolf Eichmann bu göç organizasyonunun başında yer almış ve Macaristan, Çekoslovakya ve Avusturya’ da göç büroları kurdurmuştur. 1941′ e kadar bu bürolar aracılığıyla Eichmann yasalar çerçevesinde Yahudi göçünü yürütmüş ve 250 bini aşkın Yahudi’ nin Filistin’e göçünü gerçekleştirmiştir. Hitler ilk olarak Romanya, Polonya, Avusturya ve Macaristan’ ı işgal etmiştir. Bunun sebebi de Yahudi nüfusunun bu ülkelerde daha çok olması olarak gösterilir.
Bizim de özellikle 2. Abdulhamid ile görüşmelerinden tanıdığımız gazeteci siyonist Theodor Herlz bu konu hakkında şöyle diyor: Wilhelmstrasse’ nin gizli arşivleri, Hitler İmparatorluğu ile Yahudi Örgütleri arasında, Alman Yahudilerinin Filistin’ e göçlerini kolaylaştırmak amacıyla bir anlaşma imzaladığını ortaya koymaktadır.

İkinci Dünya Savaşı yılları Avrupa pazarında çalışan şirketler için bir hayli zorlu geçmişti. O dönemlerde de dünyanın en popüler içeceklerinden olan Coca-Cola da bunlardan biriydi. Esasında Coca-Cola’nın Alman Nazileriyle arası gayet iyiydi. Nazilerin propaganda şovuna dönüşen 33 Berlin Olimpiyatlarının sponsorlarından biri Coca-Cola’ydı. Hazırlanan bir billboard reklamında ünlü bir Nazi sloganı değiştirilerek “tek halk, tek lider, tek içecek: Coca Cola” yazılmıştı. Şirket, Nazi gazetelerine sıkça reklam veriyor ve Nazi işgallerini destekliyordu. Başarılı pazarlama teknikleriyle savaşın her iki yakasında da satışlarını korumayı başardı.

Coca-Cola’yı Almanya’da üreten şirketin Nazi rejimiyle arası her ne kadar iyi olsa da, bir süre sonra Almanya’nın savaş sebebiyle izolasyona uğraması nedeniyle sıkıntılar yaşamaya başlandı. Nazi rejimiyle işbirliği doruklardaydı, Coca Cola, Nazilerin işgal ettiği bölgelerde fabrikalar kuruyor ve mahkumlar bu fabrikalarda çalışıyordu. Ancak, izolasyon sebebiyle hem ham madde hem merkezle iletişim sorunları baş gösterdi. Bu durum karşısında Coca Cola Almanya’nın başındaki Max Keith yepyeni bir çözüm buldu: farklı hammaddelerle yeni bir kola markası kurmak!

Coca Cola Logo – 1925

Bu marka da bugün dünyanın her yerinde satılan Fanta’ydı. ‘Fanta’ adı Almanca hayal dünyası anlamına gelen Fantasieden gelmektedir. Fantasie adı ortaya atıldıktan sonra, satıcı Joe Knipp bunu anîden Fanta olarak değiştirmeyi öne sürmüştür. Uzun sayılabilecek bir dönem boyunca Coca-Cola’nın Atlanta’daki merkezi Almanya’da neler döndüğünden haberdar olamadı çünkü savaş şartları nedeniyle iletişim imkansızdı. Böylece, bugün Türkiye’de “sarı kola” olarak bilinen Fanta, dünya içecek literatürüne girmiş oldu.

Yahudi Coca Cola Nazi Almanyasında cola satmaya devam ettiyse hatta Fanta'yı ilk Almanyada Almanlar için ürettiyse Nasıl Yahudi katliamından bahsedebiliriz.

Hani, bazı “Atatürkçü geçinenler” veya “Atatürk’ten geçinenler” zaman zaman şöyle diyorlar ya;
“O olmasaydı, biz olmazdık!”
Hayır, yeni bir “tartışma konusu” açıp da, pusuda bekleyen“provokatör”lerin ekmeklerine yağ sürmek istemem...
Bırakalım, onlar “o olmasaydı, biz olmazdık” demeye devam etsinler!..
Çünkü, biz inanıyoruz ki;
“Türkler” olarak “2 bin yıldır” vardık...
Bugün de varız, yarın da olmaya devam edeceğiz!..
Neyse... Konumuz bu değil!..
Ben, o sözü, “Terör Devleti İsrail”e uyarlamak ve sormak istiyorum:
“Adolf Hitler olmasaydı,
Acaba İsrail olur muydu?”
Gerçekten de, bu “soru”nun sorulması ve “tarihi gerçekler”in gün yüzüne çıkmasının zamanı geldi ve hatta geçiyor bile!..
İSRAİL’İN TERÖRİST LİDERLERİ
Dün, “Terör Devleti İsrail”in kuruluşunda işlenen “cinayet”lerden,“katliam”lardan yani “terörist faaliyet”lerden söz ettim...
Tekrar edeyim;
17 Eylül 1948’de, “Wisborg Kontu Folke Bernadetto” adlı “BM görevlisi”ni öldüren; LEHİ adlı terör örgütünün lideri İzak Şamir’dir!..
Yani, “Teröristlikten Başbakanlığa terfi” etmiştir!..
Dün de yazdım ya;
1940’lı yıllarda kurulan Irgun Zvei Leumi adlı “terör örgütü”nün bir militanı olan Ariel Şaron da “Başbakan” olmadı mı?..
Dahası, aynı Ariel Şaron’un “meslektaş”ları olan Menahem Begin ve İzak Şamir’in de, “Stern Çetesi” olarak bilinen “en kanlı terör örgütünün iki aktif militanı” değil miydi?..
Aynı Şaron’un “Sabra ve Şatilla katili” olduğu nedense hiç gündeme getirilmiyor!..
Ama, “Müslüman” ise,
Bas damgayı;
“Terörist!”
Şunu herkes bilsin ve herkes kafasına soksun ki, Ortadoğu’nun “terör”le tanıştığı yıllar, “İsrail’in kurulduğu” yıllardır!..
Şamir neciydi peki?..
Ariel Şaron neciydi?..
Menahem Begin ve Şamir, hem “terörist”, hem “gangster” oldukları için İngiltere tarafından “wanted” ilânlarıyla “aranıyor” değiller miydi?..
“Wanted” ilânlarıyla aranan bu “terörist”ler daha sonra “Başbakan”olmadılar mı?
17 Ekim 2001’de öldürülen Rehavam Zeevi de, “eli kanlı bir terörist”ti... Filistinlileri; “ezilmesi gereken bir bit” ve “kesilmesi gereken bir kanser uru” olarak gören bu adam, “yeraltı” eylemleri düzenleyen Palmach adlı“terör örgütü”nün bir üyesiydi vakt-i zamanında!..
HANGİ YÜZLE PARİS’E GİTTİ
Dün, yazmayı unutmuşum...
Bir de, Golda Meirvar...
21 Ağustos 1969’da “Mescid-i Aksa’yı yıkma girişimi”nde bulunan ve“İsrail’in ilk kadın başbakanı” olan bu kadın, bir “terörist”değil midir?..
Ve, Moşe Dayan!..
1937 yılında İngiliz subayı Yüzbaşı Orde Wingate’den öğrendiği “gerilla savaşı taktikleri”ni Filistin’de uygulayan bu adam; daha sonra “Altı Gün Savaşları”nda, “Mısır Savaşı”nda ve “1973 Arap-İsrail Savaşı”nda, “Savunma Bakanı” olarak görev yapmamış mıdır!..
Moşe Dayan denilen bu adam, “Menahem Begin Hükümeti’nde Dışişleri Bakanı” olarak görev almamış mıdır?..
Uzun lâfın kısası;
Dünya, eğer bir “terör örgütü” arıyorsa; “kurucuları terörist” olan İsrail’e bakmalı, “terörün kaynağı”nı başka bir yerde aramaktan vazgeçmelidir!..
“Teröristler” tarafından kurulan bir ülkeden, hiç “barış” beklenir mi?..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki günkü çıkışında yerden-göğe haklıdır... Gerçekten de, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Paris’teki “terörü protesto yürüyüşü”nde “ne işi var”dır?.. “Hangi yüzle”oraya gitmiştir?.. Netanyahu ve İsrail, ilk önce “katlettiği kadın ve bebeklerin hesabını vermeli” ve “kanlı ellerini temizlemeli” değil midir?..
HİTLER’E YAHUDİ DESTEĞİ
Neyse... “Son gelişmeler”den ve “İsrail’in kuruluş yılları”ndan çıkıp, “daha eskilere” doğru bir yolculuk yapalım...
Meselâ, “1920’li yıllar”a...
1920’li yıllara gidelim ki; “Hitler” denildiğinde “Gaz odaları”nı ve “Yahudi Soykırımı”nı hatırlayıp “gaza gelen” insanlık, bir de “madalyonun öteki yüzü”ne baksın ki; “işin içinde başka işler olduğunu” görsün!..
Efendim;
Adolf Hitler ve Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi, Almanya’da ilk ortaya çıktığı 1920 yılında hiç kimse tarafından tanınmıyor, kendilerine taraftar bile bulamıyordu!..
Derken, Almanya’nın önde gelen “siyonist sanayicileri” Hitler’le “dirsek teması”na geçti ve ona “maddî destek” vermeye başladı!.. Hatta, destek vermekle kalmayıp; Krupp, I.G. Forben ve diğer bazı “Yahudi şirketleri”nin sahipleri, 1929 yılında “Hitler’in Nasyonal Sosyalist Partisi’ne üye” bile oldular!..
William Shirer’in, “Nazi İmparatorluğu” adlı kitabının 304. sayfasında, bu“iltihak” şöyle anlatılır:
“Katılım toplantılarında bulunanlar arasında Krupp Von Bohlen, I.G. Forben’den Bosh ve Schnitzler ile Birleşik Çelik Kurumu’ndan Voegler de vardı!.. Bunlar, bir gün içinde Nazi oluverdiler!”
Bu kişiler, işte bu “iltihak”tan sonra, “Hitler’in, partinin başına geçmesi”için yoğun çaba harcadılar!.. Dahası; Hitler’e, “istediği zaman kullanabileceği özel bir harcama fonu” bile oluşturdular!..
HİTLER VE ROCKEFELLER
Sadece “sanayiciler” mi?.. “Yahudi bankerler” de Hitler’in yanında yer aldı...
Özellikle, uluslararası alanda çalışan Yahudi banker Warburg; aralarındaRockefeller’in de bulunduğu Amerika’daki diğer Yahudi bankerler adına Hitler’le temasa geçti ve ona “çok yüksek miktarda maddî destek”sağladı!.. Meselâ, ilk etapta “10 milyon dolar” gibi!..
Hitler, Wall Street’teki “Yahudi finansörleri” ile öyle bir içli-dışlıydı ki, bir mektubunda şöyle yazmıştı:
“Hareketimiz, Almanya’da büyük bir hızla gelişiyor... Bana gönderdiğiniz para bitti!.. Bir dahaki sefere ne kadar alabileceğimi bana bildirmenizi önemle rica ediyorum... Hitler.”
Yahudi bankerler, bu ricayı karşılıksız bırakmadı...Siegmund Warburg aracılığıyla, “15 milyon dolar daha” gönderdiler!..
Sadece “banker”lerden değil, “İngiliz petrolcü”lerden de para akıyordu Hitler ve partisine!.. Meselâ, dünya petrol pazarının en büyük dilimlerinden birini alan Royal Dutch Shell şirketinin sahibi “Samuel Ailesi”nden Sir Henry Deterding, 1931 yılında tam “30 milyon sterling”göndermişti Hitler’e!..
İyi de, bu “paund”lar ve “dolar”lar niyeydi!.. Elbette, “Hitler’i parti lideri”yapmak ve “yularını ele almak” için!..
Nitekim, “Yahudi finansörler” amacına ulaştı ve Hitler, 1933 yılında“Almanya’nın ipi”ni eline aldı!.. Tabiî, kendi ipi de Yahudiler’in eline geçmişti!..
Artık rahattılar...
Alman Siyonist Federasyonu, bir toplantı yapıp, 21 Haziran 1933’te şu mektubu yazdı Hitler’e:
“Irk ilkesini hayata geçiren yeni devletin temelleri üzerinde, bizler de kendi topluluğumuza ayrılacak alanda, baba yurdu için elimizden gelen her türlü verimli faaliyeti sürdürmeyi umuyoruz!”
Dedikleri gibi de, faaliyete geçtiler...
“Nazi Almanya’sı”nın mallarını Kuzey Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya ihraç etmek için yoğun çaba harcadılar ve Almanya’yı “kriz”den kurtardılar!..
THEODOR HERZL’İN İTİRAFI
Bu destek, “2. Dünya Savaşı” esnasında da devam etti... Meselâ; İsveç Enskilda Bankası’ndan Yahudi Jacob Wallenberg, kontrolü altında bulunan“SKK Top Güllesi” fabrikasından, savaş boyunca “top ve gülle” gönderttiHitler’e!..
Amerikalı milyarder Rockefeller de, sahibi olduğu “Standard Oil”den,İspanya ve Latin Amerika’daki istasyonları vasıtasıyla “Nazi gemileri ve denizaltılarına petrol” sağladı!..
Herman Rauschning, “Hitler m’a dit” adlı kitabının 265. sayfasında,Hitler’in şu sözünü aktarır:
“Yahudiler; mücadelemde, bana önemli katkılarda bulundular... Çok sayıda Yahudi, beni malî olarak destekledi!”
Bu desteği ve “desteğin amacı”nı, daha sonraları; Siyonizm’in kurucu önderlerinden Theodor Herzl de, şöyle “itiraf” edecektir:
“Willhelmstrasse’nin gizli arşivleri; Hitler İmparatorluğu ile Yahudi örgütleri arasında, Alman Yahudilerinin Filistin’e göçlerini kolaylaştırmak amacıyla bir anlaşma imzalandığını ortaya koymaktadır!!!” (Theodor Herzl, Paris/1960-A.Chouragui, sh. 225)
O “KAMP”LAR NİÇİN?
Bunca “destek”ten sonra, biliyorum ki, soracaksınız;
“Peki, o gaz odaları, Yahudilerin günlerce yakılıp sabun yapıldığı fırınlar, Almanya’dan kaçma çabaları ve toplama kampları neyin nesi?”
Siz bunu sorarsanız, ben de şunu sorarım size:
“Milyonlarca dolar alıp, yularını Siyonist örgütlere kaptıran bir Hitler’in, bu zulümleri yapabileceği akla ve mantığa uygun mu?”
Öyle ya;
Hitler’in attığı her adım ve aldığı her nefesten, adamların haberi var!.. Ve hatta, “hangi adımı atması gerektiğini” bile dikte eden onlar!.. “Hitler’i 2. Dünya Savaşı’na sokan” da onlar!..
Eee, onu böylesine “kontrol” altında tutan bu adamlar, “toplama kampları”na, “gaz odaları”na veya “sabun yapılan fırın”lara göz yumarlar mı hiç?..
Demek oluyor ki;
İşin içinde, “hinlik”ten de öte bir “Siyonistlik” var!..
Efendim, “olayın aslı” şu:
“Başta Theodor Herzl olmak üzere, Yahudilerin amacı, Filistin’de güçlü bir devlet kurmaktı.. Bunun için, dünyaya yayılmış olan Yahudiler’in Filistin’e göç etmesi gerekiyordu...
Ancak Yahudiler; bulundukları ülkelerde iyi bir hayat standardına sahip oldukları için, Herzl’in çağrılarına olumlu cevap vermiyor, çağrıları duymazdan geliyorlardı!..
İşte bu noktada; Almanya’nın Arî ırk dışındaki tüm unsurlardan temizlenmesi gerektiğini düşünen Hitler’in sözlerini; Yahudilere karşı bir tehdit olarak kullanıp, Hitler’le işbirliği yaptılar!.. Böylece, Hitler’e verdikleri desteğin de karşılığını almış ve hedeflerine ulaşmış oldular!”
NAZİ KONTROLÜNDE GÖÇ!
Hatta, o kadar “işbirliği” içindeydiler ki; Almanya’daki Yahudiler’in, hem de “tren vagonlarına yükledikleri keçileri” de dahil, “mallarının bir bölümüyle göç etmelerini” sağlamak için, “Nazi”ler ve “Siyonist”ler,“beraber” çalıştılar!..
Sizin anlayacağınız;
“Filistin’e gitmek istemeyince”, Almanya’daki Yahudilerin gözleri korkutuldu, “pire”ler “deve” yapıldı, “İsrail devleti”nin temeli de bu sayede atıldı!..
Dahasını da söyleyeyim:
“Yahudilerin göçü”; öyle iddia ettikleri gibi; “gizlice” ve“canlarını tehlikeye atacak” şekilde olmamıştır!.. Tam aksine, bu göç;“Nazi subaylarının kontrolünde”gerçekleşmiştir!..
Bu “göç”esnasında, Nazi Subayı, yani Gestapo Şefi Reinhart Heydrich’in, ya da bir başka Gestapo Şefi Adolf Eicmann’ın rolü ve katkısı hayli fazladır... Hatta,“Yahudilerin Filistin topraklarına göçü” esnasında, bu adamlar “gözcülük”yapmışlardır!.. Mesela, Adolf Eichmann, 1941 yılına kadar, hem de “yasal yollar”dan, “250 bin Alman Yahudisi’nin Filistin topraklarına göç etmesini” sağlamıştır!..
Eichmann, 1939 yılında da Çekoslovakya’nın Prag şehrinde bir başka “Göç Bürosu” kurmuş ve burada Siyonist Dr. Rudolf Kostner ve Heydrich ile işbirliği yaparak, “yasadışı yollar”dan, “binlerce Yahudi’nin Filistin’e göç etmesini sağlamış”tır...
SOYKIRIMIN ARDINDAKİ GERÇEK!
Bunların hepsi;
“Belgeli ve tanıklı” olaylardır!.. Hiçbiri “işkembeden atma” bilgiler değildir!..
Gayet açık ve net;
Hitler, evet, bir “Yahudi soykırımı” yapmıştır... Ama, “Yahudilerin Filistin’e göçü”nü sağlayan ve hatta “hızlandıran” da; “Hitler ve Nazi Subayları”ndan başkası değildir!..
O halde, tekrar soralım;
“Adolf Hitler olmasaydı,
Bugünkü İsrail olur muydu?”
Amacım, “birilerini kışkırtmak” değil,
Sadece “tarihi gerçekleri” aktarmak istedim...
Sahi, Netanyahu “hangi yüzle” gitti Paris’e?.. Ve; “Fransa’daki Yahudilere İsrail’in kapıları açık” sözünü söylemeye niye ihtiyaç duydu?..
Hele bir düşünün;
“Terörün adresi”ni bulursunuz!..

Hasan Karakaya
Yeniakit


bu yazıyı da okumanızı tavsiye ederim

Adolf Hitler ve Yahudi Soykırımı Gerçeği

Nazilerle Çalışmış Büyük Şirketlerin Aynı zamanda yahudi olduğunu biliyor muydunuz

Coca Cola

2. Dünya Savaşı sırasında toplama kampı mahkumlarından sağlanan “zorunlu iş gücü” ile “Fanta” üretildi (Evet, Fanta ilk defa Nazi Almanyası’nda üretildi ve satışa sunuldu. Fanta, Almanca “hayal dünyası” anlamına gelen “Fantasie” kelimesinin kısaltılmışıdır). Savaştan sonra firma, bu dönemde üretilen Fanta’lardan milyonlarca dolar
kazandı.

Nestle

Nazi Ordusu’na çikolata sağlayan, fabrikalarında toplama kampı mahkumlarını zorla çalıştıran ve İsviçre Nazi Partisi’ne finansman olan firma kendini affettirmek için 2000 yılında Soykırım Gazileri Fonu’na 14.6 Milyon Dolar bağışladı.

Allianz
Firmanın CEO’su aynı zamanda Hitler’in 2. Dünya Savaşı’ndaki ekonomi bakanıydı. Toplama kamplarını sigortalayan firmanın, gaz odalarında öldürülen 1.5 milyon insandan kâr elde ettiği biliniyor.

Volkswagen

12.000 köle işçiyi fabrikalarında Hitler’e askeri araç üretmek için çalıştırdı. Fabrikadaki “ölüm odası” olarak adlandırılan odada hamile işçilere doğum yaptırılarak bebekleri ölüme terkediliyordu.

Kodak

Hitler’in kişisel danışmanı Wilhelm Keppler, ABD menşeli Kodak ile yakın ilişki içindeydi. Firmayı yahudi çalışanlarını kovması için ikna etti ve Nazi Almanyası için firmadan finansman sağladı.

Hugo Boss

Nazi Partisi için üniformalar üretiyordu. 180 kadın kaçırılarak fabrikaya hapsedildi ve partinin üst düzey üyelerine üniforma dikmeye zorlandı.

Standart Oil (ExxonMobil-Chevron)

Bir başka ABD kökenli firma olan Standart Oil, Nazilere yakıt tedariğinde bulundu. ABD’nin 2. Dünya Savaşı’na girmesi bile firmayı bu ticaretten alıkoyamadı. Alman denizaltılarına yakıt ikmali yaparken Panama bandıralı gizli tankerler kullanıldı.

BMW

50.000 köle işçiyi fabrikasında çalıştıran firma, Nazi’lere mühimmat ve askeri araç üretiyordu. Ayda 80 işçinin kötü şartlar nedeniyle öldüğü, işçilere tuvalet suyu içirme gibi işkenceler yapıldığı hatta bazılarının idam edildiği biliniyordu.

Ford

ABD kökenli firmanın Almanya’daki fabrikasındaki işgücünün %50’si köle işçilerden oluşuyordu. İçlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu 10.000 kadar işçinin birçoğu dondurucu soğukta ölene kadar çalıştırıldı.

IBM

Yine ABD kökenli olan bilgisayar firması, Nazi’ler için delikli kartlarla çalışan bilgisayarlar üretti. Bu bilgisayarlar toplama kamplarına gönderilen yahudileri kaydetmek için kullanılıyordu. Naziler Polonya’yı işgal edince firma üretimini hızlandırarak, artacak olan bilgisayar ihtiyacından kâr etmeyi de ihmal etmedi

Nazilerle Çalışmış Büyük Şirketler