18 Ekim 2018 Perşembe

İnönü Amerikancının “bayrak tutanı”dır






Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Kızılcahamam kampının kapanışında, İsmet İnönü’nün -elinde ABD bayrağı ile çekilen- fotoğrafını gösterip CHP ve “Milli Şef”e yönelik sert eleştirilerde bulundu ya, iflah olmaz İsmet Paşa savunucuları nasırlarına basılmışçasına hemen ayağa fırladı.

Anında Erdoğan’ın eleştirdiği o fotoğrafın hikayesini aktarıp, tarihi gerçekleri(!) yüzümüze yüzümüze vurdular.

1962’de Ankara’da ABD Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson’ın ziyaretinde çekilen söz konusu fotoğrafın tartışma konusu yapılmasının abesle iştigal olduğunu belirtip, “Erdoğan’ın gösterdiği fotoğrafta gözükmüyor ama, o gün İnönü’nün elinde Türk bayrağı da vardı. İsmet Paşa, Johnson’ın ziyaretinde siyasi nezaket gereği hem ABD hem de Türkiye bayrağını taşımıştı” diyerek zevahiri kurtarma gayretine giriştiler. Aslında yaptıkları zevahiri kurtarmak da değil, düpedüz üste çıkmak. Baksanıza, düzmedikleri methiye kalmadı İnönü’ye. Kimi “O, dünya siyasi tarihinde kendi iktidarını demokratik yollarla devreden, tek partili yaşamdan çok partili yaşama geçişi kendi elleriyle gerçekleştiren büyük bir demokrattı” yalanını savurdu.

Kimi de “Neyini söyleyeyim İnönü’nün. İnsana, her inanca saygılıdır. Türkiye’nin tapusu Lozan’ın kahramanıdır” diyerek “inanca saygı” ve “İnönü”kelimelerini yan yana getirme talihsizliğinde bulundu. Kültür ve Turizm Bakanı’na yakın zamanda danışman olan kimileri ise bayrak tutmanın İsmet İnönü’yü Amerikancı yapmayacağını söyledi.¥ Bu arkadaşlar, bugün “taviz” diye tesmiye edilen imtiyazların, bizzat Milli Şef tarafından ABD’ye sağlandığından habersiz mi Allah aşkına? Tabii ki sadece bayrak tutmakla Amerikancı olunmaz.

Ama meşhuuur 12 Temmuz 1947 Beyannamesi’nin altına imza atmak, adamı Amerikancının hası yapar. (Hani yukarıda bahsettiğimiz elemanlardan biri, “İnönü tek partili hayattan çok partili hayata geçişi kendi elleriyle gerçekleştirdi” diyordu ya, işte bu eleman anlaşılan 12 Temmuz Beyannamesi’nden bihaber. Öyle olmasa, İsmet Paşa’nın diktatörlükten demokrasiye kendi isteğiyle değil, kerhen geçtiğini bilirdi. Bu geçişin de sadece ve sadece ABD’ye “Türkiye demokrasi ile yönetiliyor” mesajını vermek, Batı’ya ne denli demokrasi yanlısı olduğumuzu göstermek ve Sovyet tehdidi karşısında yeni müttefikler edinmek için olduğunu atlamazdı.)

Sırf 12 Temmuz Beyannamesi’nin yayınlandığı gün (Truman Doktrini’nin bir sonucu olarak) ilk Türk-Amerikan askerî işbirliği antlaşmasının mümzii olmak bile İnönü’ye “Amerikancı” demek için yeterli bir sebeptir.¥ Evet, sivil ve asker Amerikan heyetlerinin savaş gemileriyle Türkiye’ye gelmesine göz yuman...

Bir yandan ABD’den borç isteyip, diğer yandan da ABD’nin kontrolündeki IMF ve Dünya Bankası’na üye olan… ABD ile dosluk dernekleri kurup Türk subaylarının Amerikan tipi üniformalar giymesine zemin hazırlayan... İnönü Amerikancının daniskasıdır.

Bunu da, Kurtuluş Savaşı’na katılmadan önceki günlerde Erzurum’da 15. Kolordu’nun başında bulunan arkadaşı Kâzım Karabekir’e yolladığı mektupta “Eğer Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zeminde Amerikan milletine başvurulursa, pek ziyade faydası olacaktır deniliyor ki, ben de bu kanaatteyim. Bütün memleketi parçalamadan Amerika’nın denetimine tevdi etmek, yaşayabilmek için tek çare gibidir” diyerek ortaya koymuştur. Mevzu işte bu kadar sarihtir. https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/rasim-bolbol/inonu-amerikancinin-bayrak-tutanidir-26088.html


Bugün İncirlik’teki nükleer bombaların hesabını hükümete soran CHP, neden incirlik hava üssünün yönetim ve denetiminden sorumlu Genelkurmay’a dokunamıyor? Genelkurmay’ın rızası olmadan hükümetin adım atabilmesi mümkün müdür?

ABD’ye bağımsız Türkiye’nin anahtarlarını teslim eden kendileri değil mi? İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı olduğu 1948’de ABD’den Marshall yardımı alarak, Türkiye’yi manda altına sokan kendileri değil midir? 1 Nisan 1946’da ABD’nin Missouri Zırhlısını İstanbul’da ağırlayarak; PTT’ye Missouri hatıra pulu bastıran, Tekel’e Missouri adında sigara ürettirerek piyasaya çıkartan, gazetelerin bütün sayfalarına Missouri’ye övgü düzdüren, Karaköy’den Beşiktaş’a kadar bütün evleri aynı renge boyattıran, Taksim meydanında ampullerden kocaman bir Missouri maketi yaptırtan, camilerin minarelerine İngilizce “Well Come Missuiri” yazdırarak mahyaları astırtan İsmet İnönü değil miydi? Emperyalist savaş gemisinin işgalci komutanları ve ABD Başkanının özel temsilcisi Alexander Weddel’i Dolmabahçe Sarayında ağırlattıran ve onurlarına büyük bir ziyafet düzenlettiren İsmet İnönü değil miydi? Dolmabahçe önüne demirleyen savaş gemisini ve ABD askerlerini çiçeklerle karşılayan ve bayrama dönüştüren CHP’liler değil miydi? Özel temsilcinin Ankara’ya gidip İsmet İnönü ile görüşmesi akabinde İncirlik üssü başta olmak üzere daha fazla sayıda Amerikan askeri, uzmanı ve personelinin Türkiye’ye gelmesi için anlaşma yapan İsmet İnönü değil miydi?

Türk Bayrağına ve Atatürk’e hakaret eden, Türk kadınların ırzına geçen, kaçakçılık, cinayet ve esrar satma gibi birçok suç işledikleri halde ceza almayan ve Türk polislerince müdahale edilmesi engellenen o Amerikalı askerler değil miydi? 6. Filoyu protesto edip ABD’ye başkaldıran devrimci sol örgüt; neden İsmet İnönü’nün liderliğindeki ABD mandalığına, Marshall yardımlarına ve Missouri zırhlısına aynı direnişte bulunmayıp bilakis sevinç gösterileriyle kutladılar? Türkiye’yi ABD’ye ilk teslim eden devrimci ve darbeci CHP, bugün övünçle bağrına bastıkları solcu Deniz Gezmiş gibi soyguncu teröristleri idam eden de CHP’li darbeciler değil miydi? Sevsinler CHP’yi, laik cuntacıları!

Sözde emperyalizm ve ABD karşıtlığıyla devrim abidesi haline getirilen halk düşmanı terörist Deniz Gezmiş ve arkadaşları, 1971’de dört ABD’li askeri Tuslog Tesisleri’nden kaçırıp daha sonra serbest bırakırlarken, Türk polisine acımadan kurşun sıkabilmişlerdir. Solcuların ezelden beri Müslüman Türk polisine hasım olmaları, güncel olan üniversitelerdeki devrimci öğrenci çetelerine sahip çıkmalarıyla hiç değişmemiştir.

Yaratık insanın ‘kurtarıcı’ olabildiği bir laik anlayışında CHP Genel Başkanı Kemal Kılılçadoğlu’nun parti kongresinde; “Benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil, Kemal Kılıçdaroğlu, parayı bulacağım diyorsam, ben parayı bulurum” ifadeleri, apaçık bir tanrısal haykırış olup, “Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece “Ol!” der ve hemen olur” kudretinde kendini gören ya bir tanrı, ya bir mehdi, ya vatanı pazarlamış bir hain, ya narsisitik ya da manik depresif bozukluğu geçiren megaloman bir delidir.

Büyük kurtarıcısı yani tanrısı olan Atatürk’ün varisi olduğunun altını çizerek “Kemal” olan adını sürekli vurgulaması, yeni bir kurtarıcı olduğuna işaret etmektedir. Öyle ki “işçi Kemal, memur Kemal” yaklaşımındaki tanrısal yaptırım, bundan böyle adı Kemal olan işçi ve memurlara merkez bankası kasaları dâhil olmak üzere tüm kapıların açık olma mecburiyetini ortaya koymaktadır ki, adı Kemal olanın ekonomik ve sosyal statüsüne ve sabıkasına bakılmaksızın sözüne tanrısal olarak inanılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Böylesi bir zırdeliye inanarak ardına düşenleri tedavi edebilecek ne bir tıp ne bir peygamber ne de bir tımarhane bulunmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu bir tanrı mı, yoksa ıslah edilmez bir deli midir?

Hele de kurtarıcı olarak yaratıcıları Allah’a iman etmiş Müslümanların deli birini güvenecek olması, apaçık bir kıyamet alametidir. Ayrıca Türk milletinin deliliği aşikâr olan birinin arkasına takılabileceğine ihtimal veremiyorum. Topyekûn kıyametsi bir yıkımın parçası olmak ya da intihar etmek isteniyorsa; CHP çatısı altında birleşilsin. Vay Kemal’e kulluk edenlerin haline…

https://sadoglu.wordpress.com/tag/incirlik-ussune-ilk-sozu-veren-ismet-inonudur/


BU YAZIYI DA OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM


Boraltan Katliamı ismet inönü Azeri kardeşlerimizi Ruslara teslim etti


http://sahtekahramanlar.blogspot.com/2018/09/boraltan-katliam-ismet-inonu-azeri.html


İnönü'ye kalsa Amerika Türk Devleti'ydik

Karabekir'e bakılırsa, İsmet Bey daha Anadolu'ya geçmeden önce kendisine bir mektup yazmış ve Amerikan mandasına taraftar olduğunu dile getirmiştir. Sonradan Garp Cephesi komutanı olacak İsmet Paşa, 27 Ağustos 1919'da Erzurum'daki Karabekir'e şöyle içini dökmektedir (metni kısmen sadeleştirdim):

"Şimdi İstanbul'da belli başlı iki akım vardır. Amerikan ve İngiliz taraftarlığı.. Eğer Amerika'nın gelmesi suya düşerse İngilizlerin topraklarımızın bugünkü bölüşümünü genişletmekten başka yapacakları bir şey kalmıyor ki, Fransızlar ve İtalyanlar ona bu konuda yardımcı olacaklar, karşı çıkmayacaklardır. Eğer Anadolu'da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde Amerika milletine başvurulsa çok faydası dokunacaktır deniliyor ki, ben de tamamiyle bu kanaatteyim. Ülkenin bütünlüğünü parçalamadan Amerika'nın kontrolüne emanet etmek, yaşayabilmek için tek katlanılabilir çare gibidir. Bu pazarlığın sürdüğü zamanda Amerika lehine ağırlık koymak gerekir" ("İstiklâl Harbimiz", c. I, YKY: 2008, s. 193-195).


http://www.sonsayfa.com/Haberler/Guncel/Inonuye-kalsa-Amerika-Turk-Devletiydik-167181.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.